Radyonüklid Tedaviler
Radyonüklid Tedaviler Nelerdir?
1) Radyoaktif İyot Tedavisi
- Radyoaktif iyot tedavisi hipertiroidi durumunda ve tiroit bezi kanserlerinin tedavisinde kullanılır. Ağızdan kapsül şekilinde verilerek uygulanan bir tedavidir.
- Hipertiroidi tedavisinde çoğunlukla hastanede yatmayı gerektirmeyecek düşük dozlarda uygulanır.
- Tiroit kanserinde ise daha yüksek dozlarda uygulanmakta olup, operasyon sonrası kalan tiroid dokusunu ortadan kaldırmak veya metastatik hastaların tedavisi için kullanılmaktadır. Radyasyon güvenliği nedeniyle 1-3 gün yatış gerektirmektedir.
- Bu tedavi hamile ve emzirmekte olan hastalara uygulanmaz.
- Tedavi öncesinde bir hazırlık dönemi mevcuttur. Bu dönemde iyot açlığını artırmak için iyot içeren madde ve yiyeceklerin kısıtlanması önerilmektedir. Tedavi sonrası ise normal beslenmeye dönülür.
- Uygulanacak olan doz tiroid hastalığının özelliğine göre değişir.
- Yüksek doz verilen hastalar izolasyon amacıyla özel donanımlı bir odada yatmalıdır. Vücuttaki aktivite düzeyi kanunen belirlenmiş seviyenin altına indikten sonra taburculuk işlemi yapılır. Hastanede kalış süresi uygulanan doza ve vücuttan atılma durumuna göre değişmekle beraber genellikle 1-4 gün arasındadır. Hastaneden çıktıktan sora da yklaşık 1-2 hf. kadar dikkat edilmesi gereken, kalabalık ortamlarda uzun süreli bulunmamak, hijen kurallarına dikkat etmek, ev halkı ile uzun süreli ve yakın mesafede bulunmamak gibi kurallar mevcuttur.
- Tedavi sırasında ciddi yan etkiler beklenmemektedir. Geçici bir süre olmak koşuluyla, bazen boyunda ağrı veya hassasiyet gözlenebilir. Tükürük bezlerinde şişlik ve ağız kuruluğu gibi etkiler izlenebilir. Mide rahatsızlığı olan kişilerde tedavi sonrası erken dönemde mide bulantısı görülebilir. Ancak bu etkilerin önüne geçmek veya minimumda tutmak bazı basit öneriler ile mümkündür.
- Bu tedavinin kısırlık gibi bir yan etkisi yoktur. İyot tedavisi almış bir kişi çocuk sahibi olabilir, doğum yapabilir ve emzirebilir. Ancak tedavi sonrasındaki ilk altı ay süresince hamilelik önerilmez.
- Radyoaktif iyot tedavisi, hedefe yönelik etkinliği yüksek bir tedavi yöntemidir. Uygun bir tedavi ortamı,uygun bir doz hesabı ve uyulacak bir takım önlemler ile bu süreç olumlu bir şekilde atlatılabilir.
2) Karaciğer Tümörlerinde Y90 Mikroküre Tedavisi
- Karaciğerin primer veya metastatik tümörlerinde hedefe yönelik bir tedavi yöntemidir. Direk tümörü besleyen damara verilen mikropartiküller sayesinde diğer vücut organlarına hasar vermeden direk olarak tümör dokusu hedef alınmaktadır. Amaç tümör hücrelerini yok etmek ama normal dokuya zarar vermemektir. Cerrahi tedavi yapılamayan karaciğer tümörlerinde, yaşam süresini ve kalitesini arttıran bir tedavi yöntemidir. Kimi zaman tümörü küçülterek cerrahi tedavi için olanak sağlayan bir köprü tedavisi işlevi görür. İşlem anjiyografi eşliğinde Girişimsel Radyoloji ve Nükleer Tıp hekimlerinin birlikteliğinde yapılmaktadır.
- Tümörü besleyen damara anjiyografik olarak girilerek ulaşılır ve radyoaktivite içeren mikroküreler gönderilir. Bu tedavinin en önemli avantajlarından biri vücudun diğer alanlarında radyasyonun istenmeyen yan etkilerinin görülmemesidir.
- Uygun hasta seçimi için görüntüleme ve labaratuvar yöntemlerini içeren ön testler yapılmaktadır.
- Mikroküre tedavisi-radyoembolizasyon iki aşamalı bir işlemdir.İlk aşama planlama amaçlı olup, ana tedaviye yol gösterici niteliktedir. Anjiyografi sırasında kasık bölgesi uyuşturularak, kasık atardamarına girilir ve bu yoldan karaciğeri besleyen atardamara ulaşılır. Karaciğer damarlarının haritası çıkarılmaktadır. İlk aşamada tedavi edici ajana benzeyen, görüntüleme amacıyla kullanılan düşük dozda radyoaktive verilerek, tümörün beslenmesi, başka dokulara kaçak olup olmadığı belirlenir. Bu aşamada tedaviye engel bir durum yok ise tedavi planı yapılır. İki aşama arasında 1-2 haftalık zaman dilimi olabilir. Yatış süresi yaklaşık 1 gündür.
- Ana tedavi sonrası görülebilecek yan etkiler düşük derecede ateş, bulantı, kusma ve bitkinliktir. Bu bulgular birkaç gün içerisinde destek tedavisi ile geriler.
- Nadir de olsa karaciğer, safra kesesi,safra yolları, mide ve akciğer ile ilgili daha ciddi yan etkiler de görülebilmektedir. Bu yan etkilerin en aza indirilebilmesi için ön değerlendirme, doğru hasta seçimi ve planlama çok önemlidir.
3) Radyum 223 (Ra-223) Tedavisi
- Radyum 223 prostat kanserinde kemik metastazlarında kullanılan bir radyoaktif ajandır. Hormonal tedaviye dirençli, diğer tedavilerden yarar sağlanamamış, kemik yayılımı olan hastalarda tercih edilir. Damar yolu ile uygulanan Radyum 223, metastatik kemiklerde yoğun olarak tutularak yüksek enerjisi ile kanser hücrelerini öldürmeye yönelik etki eder. Hastaların kemik ağrılarında belirgin azalma, PSA kan seviyelerinde önemli düşme ve hastaların günlük aktivitelerinde iyileşme izlenir.
- Tedavi 4 hafta aralıklarla damar yolu ile uygulanır. Hastanede günübirlik yatış yeterlidir. Tedavi sonrası hastalar hijyen kurallarına dikkat ederek günlük yaşamlarına devam edebilir.
4) Lu177 İşaretli PSMA Tedavisi
- Lu177 PSMA tedavisi metastatik prostat kanserinde kullanılan yenilikçi bir tedavi yöntemidir. Genellikle, diğer tedavi seçeneklerinin kullanılmasına rağmen tedavinin etkisiz kaldığı veya hastaların bunları tolere edemediği durumlarda kullanılır.
- Tedavi öncesinde Ga-68 PSMA PET/BT ile görüntüleme yapılmaktadır.
- Tedaviye uygunluk açısından tetkik sonuçları (kan tetkikleri ve görüntüleme) ile birlikte hasta değerlendirilir.
- Lu-177 PSMA damar yoluyla uygulanır. Hastanede kalış süresi yaklaşık 1 gündür. 6-8 hafta aralıklı kürler şeklinde verilir. Genellikle 2-6 kür şeklinde planlama yapılır.
- PSMA ile kanser dokusunu hedef aldığından, vücudun diğer bölgelerinde alınan radyasyon dozu düşük düzeylerde olur. Bununla birlikte bazı hastalarda; bulantı, ağız kuruluğu, yorgunluk, böbrek fonksiyonlarında azalma ve özellikle kemik lezyonları olan hastalarda kan değerlerinde azalma görülebilmektedir.
- Yaşam süresine ve kalitesine katkısı açısından güçlü veriler mevcuttur. Hastalarda yaşam kalitesini bozan yan etkiler izlenmemektedir.
5) Ac-225 PSMA Tedavisi
Metastatik kastrasyona dirençli prostat kanserini tedavi etmek için, giderek daha fazla kullanılan yenilikçi bir tedavi yöntemidir. Genellikle, diğer onaylanmış yöntemlerle tedavi seçeneklerinin tükendiği, etkisiz olduğunun gösterildiği durumlarda tercih edilir. Lu-177 PSMA’ya yetersiz yanıt veren olguların tedavisinde de Ac-225 PSMA umut verici görünmektedir. Lu-177 PSMA tedavisi ile benzer şekilde uygulanır. Bu hastalarda yan etki olarak ağız kuruluğu sıklıkla görülebilmektedir. Kemik lezyonları olan hastalarda kan değerlerinde azalma görülebilir.6) Lu177 İşaretli DOTA-peptid Tedavisi
- Nöroendokrin tümörler vücudun farklı organlarında gelişebilen nadir görülen bir tümör grubudur. Cerrahi olarak tedavi edilemeyen hasta grubunda Lu-177 işaretli DOTA peptidler yenilikçi ve etkin bir tedavi seçeneğidir. Yaşam kalitesine olan katkısı ve yaşam süresini uzattığı gösterilmiştir.
- Lu-177 DOTA-peptid tedavisinin amacı; tümör büyümesini yavaşlatmak /durdurmak ve tümörün neden olduğu bazı semptomları azaltmaktır. Damar yolu ile ortalama 8 hafta aralıklı kürler şeklinde uygulanır. Tedaviye başlamadan önce Ga-68 DOTA-peptid görüntülemesi yapılarak tedaviye uygunluğun değerlendirilmesi ve diğer lab. testlerinin, böbrek fonksiyonlarının kontrol edilmesi gereklidir. Bu kontroller tedavi sonrasında da belirli aralıklar ile yapılır. Diğer tedavi yöntemleri ile kombine bir şekilde kullanılmak üzere planlanabilir.
- Tedavinin erken döneminde bulantı,kusma halsizlik , kızarma, terleme, çarpıntı veya gibi günlük semptomlarınızın yoğunluğunda geçici bir artış ve ya mevcut ishal sıklığının artması görülebilecek yan etkiler arasındadır.
7) I-131 MIBG Tedavisi
- Malign nöroektodermal tümörlerin (feokromasitoma, paraganglioma, karsinoid tümörler, medüller tiroid kanseri, nöroblastoma) tedavisinde kullanılan radyonüklid tedavi yöntemidir. Damar yolu ile uygulanır. Hastanede özel bir odada yatarak tedavi verilir. Yatış süresi yaklaşık 1-2 gündür.
- Tedavi öncesinde uygunluk değerlendirmesinin ve MIBG tarama görüntülerinin yapılmış olması gereklidir.
- Bu tedavide tümör hücrelerini tahrip eden radyoaktif madde kullanılarak tümör boyutunun ve tümörden kaynaklanan semptomların azaltılması amaçlanmaktadır.
- I-131-MIBG tedavisi, ameliyat, kemoterapi gibi diğer tedavi türlerlerinin yetersiz olduğu nöroendokrin tümörleri tedavi etmek için kullanılır.
- Tedaviden birkaç gün sonra görüntüleme yapılarak radyoaktif maddenin vücuttaki dağılımı kontrol edilir. Kısa vadede yorgunluk, mide bulantısı ve tümörün neden olduğu semptomlarda geçici bir artış olabilir. Uzun vadede ise nadiren gecici kemik iliği baskılanması görülebilir.