Parkinson

Parkinson Nedir?

Parkinson hastalığı (PH) beyinde dopamin içeren nigrostriatal nöronları içerecek şekilde yaygın nörodejenerasyonun bulunduğu yavaş ilerleyici bir hastalıktır. Hastalıktaki temel mekanizmanın sinüklein patolojisi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. İlk olarak 1817 yılında James Parkinson tarafından detaylı olarak tanımlanmıştır. Tüm parkinsonizm olgularının %80’nini oluşturur.


 

Parkinson Belirtileri Nedir?

Başlıca klinik belirtileri;
  • İstirahat tremoru
  • Bradikinezi
  • Rijidite ve
  • İlerleyen yıllarda ortaya çıkan postüral refleks bozukluğudur.
Prevalans çalışmaları, 65 yaşın üstündeki nüfusun yaklaşık %1’inin ve 80’li yaşlarda %3-4’ünün bu hastalıktan etkilendiğini göstermektedir. Erkeklerde görülme sıklığı kadınlara oranla biraz daha fazladır.


Parkinson Neden Olur? Genetik mi?

Günümüzde bu hastalığın semptomlarının gelişmesinden sorumlu olan nigral dejenerasyonun nedeni bilinmemektedir. Kalıtsal Yatkınlık vardır, genetik çalışmalarda LRRK2, PARKİN, GBA  genetik mutasyonları ile ilişkilendirilmiştir.  Ancak yapılan çalışmalar dikkate alındığında, kalıtsal yatkınlık, çevresel toksinler ve yaşlanmanın bu süreçte önemli bir rol oynadığını ve etyopatogenezi multifaktöriyeldir.
 

Parkinson Nasıl Teşhis Edilir?

Parkinson hastalığının klinik tanısı nörolojik muayene bulguları ve anamnez özelliklerine göre konulur. Hastanın anamnezini alırken bütün klinik detaylar ve kullandığı ilaçlar tek tek kaydedilmelidir. Kranyal MR gibi ileri inceleme tetkikleri özellikle ayırıcı tanıda atipik parkinsonizm veya sekonder parkinsonizm göz önünde bulundurulduğunda yararlıdır. Bazı parkinsonizm yapan hastalıklar erken evrede Parkinson hastalığını taklit edebilmektedir. Dolayısıyla başlangıçta konulan Parkinson hastalığı teşhisi zaman içinde değişebilir. Klinik tanının kesinleştirilmesi ancak nöropatoloji ile mümkündür. Parkinson hastalığının atipik parkinsonizmler ve diğer parkinsoniyen sendromlardan ayırt edilmesi; tedavi yanıtı, tedavi seçenekleri ve prognoz açısından büyük öneme sahiptir. Özellikle orta-ileri evre tedavi seçenekleri için aday olan hastalarda ayırıcı tanı titizlikle yapılmalıdır.
Ayrıcı tanıda özellikle Parkinson artı sendromlar veya semptomatik parkinsonizm nedenleri düşünülüyorsa o hastalıklara özgü mevcut tanı kriterleri göz önünde bulundurulmalıdır. Rutin kranyal MR incelemesi ve diğer yardımcı muayene yöntemleri (DAT-SCAN SPECT/ I-131 dopamin reseptör görüntüleme, MIBG / iodine-123-metaidobenzylguanidine),  alternatif tanıların dışlanmasına katkıda bulunabilir.
 

Parkinson Hastalığı İlerler mi?

Evet! Parkinson hastalığı ilerleyici bir hareket bozukluğudur. Parkinson (PH)  hastaları ilaçlarını almaya başladıkları zaman gördükleri fayda genellikle gün boyu sürer. Ancak hastalık ilerledikçe ilaçtan elde edilen faydanın bir sonraki doza kadar devam etmemesi durumu ortaya çıkar, bu duruma Doz Sonu Kötüleşmesi (wearing off) olarak adlandırılır. Tedavinin etkisi azalmaya başlayınca titreme, yavaşlama ve yürüme güçlüğü gibi belirtiler tekrar ortaya çıkar. Yeniden ilaç alındığında belirtiler düzelir ve hastanın kendini iyi hissettiği bu dönem “açık “ dönem, kötü hissettiği dönem ise ”kapalı” dönem olarak adlandırılır. Hastalarda bazen istemsiz hareketler (bükücü ve burkulucu) başlar ki bunlar “diskinezi” olarak adlandırılır, sorun yaratabilecek düzeye gelebilir.
 

Parkinson Tedavisi Nedir?

Kanıta dayalı veriler açısından bakıldığında bugün için hastalığın ilerlemesini durduran ya da yavaşlatan her hangi bir tedavi bulunmamaktadır, kullanılan ilaçlar semptomatik olarak etkilidir. PH'daki bir çok motor semptom striatal dopamin eksikliğine bağlı olduğundan, hastalığın tedavisinde temel medikal yaklaşım, dopaminerjik etkinliğin arttırılmasıdır.
 

Parkinson Hastalığının Cerrahi Tedavisi Nedir?

Parkinson hastalığının cerrahi tedavisi vardır. Fakat bu tedavi hastalığı iyileştirmez. Nöroşirürji ve stereotaksik cerrahideki gelişmelere bağlı olarak başlarda lezyon (ablasyon) cerrahisi uygulandı. Günümüzde ise derin beyin stimülasyonu (DBS) kullanılmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.
 

Derin Beyin Stimülasyonu Tedavisi Nedir?

Derin beyin stimülasyonu (DBS) tedavisi, programlanabilen ve hastanın tedaviyi bırakıp çıkarmayı istemesi durumunda çıkarılabilen nöral dokuya implante edilen iki elektrod ve subklavikular cilt altına yerleştirilen bataryadan oluşan bir sistemdir. Bu tedavinin en önemli özelliği beyinde kalıcı, geri dönüşü olmayan bir değişiklik meydana getirmemesidir. Uyarının genliği (Amplitude), darbe genişliği (Pulse width), darbeleri sıklığı (Frekans-Rate) gibi parametreleri ayarlama imkanı vererek semptomları en iyi şekilde tedavi etmeyi amaçlar.  
Dezavantajları olarak donanım arızası/kırılması, enfeksiyon ve yara yeri sorunları sayılabilir. Stimülasyon ile ortaya çıkabilen semptomlar ise stimülasyon parametrelerinin ayarlanması ile ortadan kaldırılır.
 

Derin Beyin Stimülasyonu Kimlere Yapılabilir?

  • Levadopaya güçlü motor yanıt başarılı bir DBS için ön koşul gibidir. 
  • Günlük 5 veya daha fazla levodopa dozu alıyorsa  (yani hastanın sertlik nedeniyle günde 5 veya daha fazla levodopa ilacı alması gerekiyorsa) 
  • Medikal tedavi altındayken motor dalgalanmalar( Tedaviye rağmen hastanın günün uyanma kısmında  2 saat veya daha fazla donmaları /off ve  sertlik varsa)  ve diskineziler (1 saatlik veya daha fazla istemsiz hareketler) gelişen hastalarda düşünülmelidir.

Uzmanına Sor / Görüntülü Görüşmeler ve Sağlık Hizmetleri Evinizde