Testis Kanseri Nedir?

Erkek üreme sisteminin önemli bir parçası olan testisler, testosteron ve sperm üretiminin gerçekleştiği organdır.
Testis Kanseri

Son Güncelleme Tarihi 8.07.2025 13:44:57

Erkek üreme sisteminin önemli bir parçası olan testisler, testosteron ve sperm üretiminin gerçekleştiği organdır. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı bu organda kanser gelişebilir. Bu durum her ne kadar nadir görülse de erken müdahele edilmediği zaman daha ciddi problemlere yol açabilir.

Testis Kanseri Tanımı ve Türleri 

Testis erkek üreme sisteminin bir parçasıdır ve erkeklerde üreme hücrelerinin üretildiği yerdir. Testisler skrotum adı verilen torbalarda bulunur. Bunlar sperm adı verilen erkek üreme hücrelerini üretir ve ayrıca erkek cinsiyet hormonu olan testosteronun üretiminden sorumludur. Testis kanseri testis dokusunda anormal hücre büyümesinin gerçekleştiği bir kanser türüdür.

Testis Kanseri Türleri ve Hücresel Yapısı 

Testis kanserinin biyolojisi testislerin hücresel yapısındaki anormalliklerle ilişkilidir. Genellikle sağlıklı hücrelerin kontrolsüz büyümesi ve bölünmesi sonucu ortaya çıkar. Testis kanserleri seminom ve nonseminom olmak üzere temelde iki ana türde sınıflandırılır. Bu kanser türlerinin biyolojisi aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  • Seminom: Seminom tipi testis kanseri germ hücrelerinden kaynaklanır. Genellikle yavaş büyüyen bir türdür ve daha düşük yayılma eğilimine sahiptir. Bu kanser hücreleri tipik olarak belirgin sınırları olan büyümeler oluşturur. Seminom kanserleri testislerin germ hücrelerinden gelen sağlıklı hücrelerin anormal büyümesi sonucu oluşur.
  • Nonseminom: Nonseminom kanserleri farklı hücre tiplerinden kaynaklanan karmaşık türlerdir. Bu tür kanserler daha hızlı büyüyebilir ve diğer dokulara yayılma riski daha yüksektir. Nonseminom kanserleri testislerin farklı hücre türlerinden kaynaklanan anormal büyümeleri içerebilir.

Testis Kanseri Nedenleri ve Risk Faktörleri

Testis kanserinin ortaya çıkmasının arkasında birden fazla neden ve risk faktörü bulunur. Bunlar şu şekilde açıklanabilir:

Genetik Faktörler ve Testis Kanseri

Genetik faktörler testis kanserinin gelişiminde önemli bir rol oynar. Aile geçmişi testis kanseri riskini etkileyebilir. Eğer bir kişinin ailesinde testis kanseri öyküsü varsa bu bireyde kanser riski artabilir. Ayrıca ailesinde testis kanseri geçirmiş olanların, diğer aile üyelerinde de kanser riski yüksek olabilir.

Rassal gen mutasyonları da testis kanseri riskini etkileyebilir. Genlerde meydana gelen değişiklikler veya mutasyonlar, normal hücre büyüme ve bölünme süreçlerini etkileyebilir. Bu durum testis dokusunda anormal hücre büyümesine ve kanser gelişimine yol açabilir. Klinefelter sendromu gibi bazı genetik durumlar da testis kanseri riskini artırabilir. Bu sendrom X ve Y kromozomlarında anormallik sonucu ortaya çıkar ve testislerin normal gelişimini etkileyebilir.

Genetik danışmanlık risk taşıyan bireyler için önemlidir. Bu danışmanlık genetik testler ve aile geçmişi değerlendirmesi yoluyla bireylerin kanser riskini belirlemeye yardımcı olabilir. Eğer aile geçmişi veya genetik faktörler nedeniyle yüksek risk taşıyorsanız, düzenli sağlık kontrolleri ve doktor önerileri takip ederek erken teşhis ve tedavi imkanlarını artırabilirsiniz.

İnmemiş Testis (Kriptorşidizm)

İnmemiş testis (kriptorşidizm), bir veya her iki testisin doğumdan sonra skrotuma (testis torbasına) inmemesi durumudur. Normalde testisler, anne karnındaki gelişim sırasında karın içinde oluşur ve doğumdan kısa bir süre önce skrotuma iner. Eğer bu iniş gerçekleşmezse, testisler karın içinde veya kasık kanalında kalabilir.

  • Artan Risk: İnmemiş testisi olan erkeklerde testis kanseri riski, testisleri normal konumda olan erkeklere göre belirgin şekilde daha yüksektir. Bu risk artışı, testisin skrotuma ne kadar inemediğine bağlı olarak değişebilir; karın içinde kalan testislerde risk daha da yüksektir.
  • Nedenleri: Testisin vücut ısısından daha yüksek olan karın içi sıcaklığına maruz kalması, sperm üreten hücrelerin (germ hücreleri) gelişimini olumsuz etkileyebilir ve kanserli değişime yatkın hale getirebilir.
  • Tedaviye Rağmen Risk Devamı: İnmemiş testis durumu cerrahi olarak (orşiopeksi) düzeltilmiş olsa bile, testis kanseri riski tamamen ortadan kalkmaz. Ancak cerrahi müdahale, testisin daha ulaşılabilir bir konuma getirilmesini sağlayarak, olası bir kanserin erken teşhisini kolaylaştırır. Bu nedenle, inmemiş testis öyküsü olan kişilerin düzenli kendi kendine muayene yapmaları ve doktor kontrollerini aksatmamaları çok önemlidir.

Önceki Testis Kanseri Öyküsü

Bir testisinde daha önce kanser tespit edilmiş ve tedavi edilmiş erkekler için diğer testiste kanser gelişme riski artmaktadır.

  • İkinci Kanser Riski: Testis kanseri geçiren erkeklerin yaklaşık %2 ila %5'inde, diğer testiste de kanser geliştirme olasılığı vardır. Bu, en önemli risk faktörlerinden biri olarak kabul edilir.
  • Takibin Önemi: Bu nedenle, bir testisinde kanser öyküsü olan bireylerin, diğer testislerini düzenli olarak kendi kendine muayene etmeleri ve doktor kontrollerine titizlikle uymaları hayati önem taşır. Doktorlar genellikle belirli aralıklarla fizik muayene ve ultrason gibi görüntüleme yöntemleriyle diğer testisi kontrol altında tutar.

Yaş

Yaş, testis kanserinin görülme sıklığını etkileyen belirgin bir faktördür.

  • En Sık Görülen Yaş Grubu: Testis kanseri, diğer birçok kanser türünden farklı olarak, genellikle genç erkeklerde görülür. En sık 15-45 yaş aralığındaki erkeklerde teşhis edilir ve özellikle 20'li ve 30'lu yaşların başlarında zirve yapar.
  • İkinci Yüksek Risk Dönemi: Nadiren de olsa, 50-60 yaşları arasında ikinci bir risk artışı gözlemlenebilir, ancak bu oran ilk döneme göre daha düşüktür.
  • Genç Erkeklerde Farkındalık: Bu yaş dağılımı nedeniyle, genç erkeklerin testis kendi kendine muayenesini düzenli olarak yapmaları ve testislerinde herhangi bir kitle, şişlik veya değişiklik fark ettiklerinde vakit kaybetmeden bir üroloji uzmanına başvurmaları büyük önem taşır. Erken teşhis, testis kanserinde tedavi başarısı için kritik bir faktördür.

Bu risk faktörlerinin yanı sıra, aile öyküsü (birinci derece akrabada testis kanseri olması), Klinefelter sendromu gibi genetik durumlar ve HIV enfeksiyonu da testis kanseri riskini artırabilir.

Çevresel Faktörler ve Testis Kanseri

Çevresel faktörler, testis kanserinin gelişiminde etkili olabilen önemli unsurlardır. Bunlar şunlar olabilir:

  • Kimyasal Maruziyet: Pestisitler endüstriyel kimyasallar ve hormon bozucu maddeler gibi faktörler kanser oluşumuna katkıda bulunabilir.
  • Sigara İçme: Sigara dumanında bulunan zararlı maddeler, hücrelerde mutasyonlara yol açabilir ve kanser gelişimini tetikleyebilir.
  • Beslenme Alışkanlıkları: Sağlıksız beslenme, yetersiz antioksidan tüketimi ve yağlı yiyeceklerin aşırı tüketimi, kanser riskini artırabilir.
  • Ağır Metaller: Kurşun, cıva gibi maddeler kanser riskini artırabilir.
  • Radyasyon Maruziyeti: Yüksek dozda radyasyon, özellikle radyoterapi tedavisi veya radyoaktif maddelere maruz kalmak testis kanseri riskini yükseltebilir.
  • İşyeri Maruziyeti: Kimyasal maddelere veya zararlı çevresel faktörlere işyerinde maruz kalmak kanser riskini artırabilir.
  • Plastik Kullanımı: Plastik ürünlerde bulunan ftalatlar gibi kimyasallar, hormon dengesini etkileyerek kanser riskini artırabilir.

    Testis Kanseri Belirtileri

    Testis kanserinin belirtileri bireyden bireye farklılık gösterebilir. Testis kanserinin erken ve ileri evre belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

    Erken Belirtiler ve Semptomlar

    • Testislerde şişlik veya ele kitle gelmesi
    • Skrotumda ağrı
    • Kasık Ağrısı
    • Testislerde Sertlik

    İleri Evre Belirtileri

    • Karın veya sırt ağrısı
    • Kemik ağrısı veya kırıklar
    • Yorgunluk ve zayıflık
    • Kilo kaybı
    • Nefes darlığı

    Testis Kanserinin Teşhisi

    Testis kanseri teşhisi çeşitli tıbbi yöntemler ve tetkikler kullanılarak yapılır. Bu yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

      Fiziksel Muayene ve Tıbbi Geçmiş

      Öncelikle hastanın yaşadığı belirtiler ve şikayetler detaylı bir şekilde sorulur. Özellikle testislerde şişlik, ağrı, kitle veya herhangi bir değişiklik fark edilip edilmediği üzerinde durulur. Doktor testisleri elle muayene ederek, herhangi bir şişlik veya kitle varlığını kontrol eder. Skrotum bölgesi de muayene edilir, ağrı veya hassasiyet olup olmadığına bakılır. Daha sonra aile üyelerinde testis kanseri öyküsü olup olmadığı sorulur.

      Doktor bu tıbbi geçmiş ve fiziksel muayene sonucunda hastanın testis kanseri riskini değerlendirir ve gerektiğinde daha fazla tetkik veya görüntüleme testleri talep edebilir.

      Erken Teşhis Yöntemleri (Kendi Kendine Muayene)

      Testis kanserinde erken teşhis hayat kurtarıcıdır ve en etkili yöntemlerden biri ayda bir kez yapılan kendi kendine testis muayenesidir. Bu muayene en uygun şekilde duş sonrası, testislerin sıcak suyla gevşeyip yumuşadığı zaman yapılmalıdır.

      1. Her testis ayrı ayrı baş ve işaret parmağı arasında nazikçe tutulup döndürülerek sertlik, kitle, ağrısız şişlik veya büyüme gibi anormal bulgular araştırılmalıdır. Normalde testisin arkasında bulunan epididim hissedilebilir ve bu karıştırılmamalıdır.
      2. Özellikle testiste ağrısız bir kitle, asimetri, skrotumda ağırlık hissi veya göğüslerde hassasiyet gibi durumlar fark edilirse zaman kaybetmeden bir üroloji uzmanına başvurulmalıdır.
      3. Doktor gerekli görürse fizik muayene, ultrason ve kan testleriyle (AFP, β-hCG, LDH) tanıya gider. Bu basit ama etkili kontrol yöntemi sayesinde testis kanseri genellikle erken evrede yakalanabilir ve tedavi başarısı %95’in üzerindedir.

      Tanısal Görüntüleme ve Kan Testleri

      Testis kanserinin teşhisinde çeşitli tanısal testler kullanılır. Testis kanserinin teşhisinde kullanılan bazı tanısal testler şunlardır:

      • Ultrasonografi (USG): Ultrasonografi, testislerin ve çevresindeki dokuların detaylı görüntülerini oluşturur. Bu yöntem testislerdeki anormallikleri tespit etmeye yardımcı olabilir.
      • Tümör Belirteçleri: Kan testleriyle tespit edilen tümör belirteçleri, testis kanseri varlığını veya yayılmasını değerlendirmeye yardımcı olabilir.
      • Bilgisayarlı Tomografi (BT): BT taraması vücudun kesitsel görüntülerini oluşturur. Bu yöntemle kanserin yayılma durumu değerlendirilir.
      • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): MRG vücudun daha detaylı görüntülerini elde etmek için manyetik alanlar kullanır. Kanserin yayılma durumunu belirlemeye yardımcı olabilir.
      • PET/BT Taraması: Bu taramalar sayesinde kanserin vücutta yayılma durumu daha hassas ve ayrıntılı bir şekilde takip edilebilir.
      • Biyopsi: Eğer testis kanseri şüphesi varsa bir biyopsi yapılabilir. Biyopsi anormal doku örneğinin alınarak laboratuvarda incelenmesidir.

        Testis Kanseri Evreleri

        Testis kanseri evrelemesi, kanserin vücutta ne kadar yayıldığını belirlemek için yapılan önemli bir süreçtir. Doğru evreleme, en uygun tedavi planını oluşturmak ve hastalığın prognozu (seyri) hakkında bilgi vermek açısından kritik öneme sahiptir. Testis kanseri için en sık kullanılan evreleme sistemi, tümörün büyüklüğü, lenf düğümlerine yayılımı, uzak organlara metastazı ve kan tümör belirteçlerinin seviyelerini dikkate alan TNM (Tümör, Nod, Metastaz) ve S (Serum Belirteçleri) sistemidir.

        Testis Kanseri Evrelemesi

        Genel olarak testis kanseri evreleri 0'dan 3'e kadar numaralandırılır ve her evrenin kendi içinde alt grupları bulunabilir. Rakam yükseldikçe, kanserin daha ileri bir evrede olduğu anlamına gelir.

        Evre 0 (Karsinoma İn Situ)

        Bu en erken evredir. Kanser hücreleri sadece testisin sperm üreten tübüllerinin iç zarında bulunur ve henüz çevre dokulara yayılmamıştır. Genellikle herhangi bir belirti vermez ve başka bir nedenle yapılan testis biyopsisi sırasında tesadüfen tespit edilebilir.

        Evre 1

        Kanser sadece testisin içindedir. Lenf düğümlerine veya vücudun diğer bölgelerine yayılım yoktur. Evre 1 kendi içinde alt gruplara ayrılır:

        • Evre 1A: Kanser testisin içindedir ve testisi çevreleyen zarları aşmamıştır. Lenf veya kan damarlarına invazyon (yayılım) yoktur. Tümör belirteçleri normaldir.
        • Evre 1B: Kanser testisin iç zarlarını aşmış veya lenf/kan damarlarına invazyon vardır. Ancak lenf düğümlerine veya uzak organlara yayılım yoktur. Tümör belirteçleri normaldir.
        • Evre 1S: Kanser testisin içindedir (bazen çıkarılmış olabilir) ancak kan testlerinde tümör belirteçleri (AFP, Beta-hCG, LDH) yüksek çıkmıştır. Bu, gözle görülür bir yayılım olmasa da, mikroskopik düzeyde kanser hücrelerinin olabileceğini düşündürür.

        Evre 2

        Kanser testisin dışına yayılmış ve karın bölgesindeki (retroperitoneal) lenf düğümlerine ulaşmıştır. Uzak organlara yayılım yoktur. Evre 2, etkilenen lenf düğümlerinin boyutuna ve sayısına göre alt gruplara ayrılır:

        • Evre 2A: Kanser, 2 cm'den küçük 5 veya daha az lenf düğümüne yayılmıştır. Tümör belirteçleri genellikle normal veya hafifçe yüksektir.
        • Evre 2B: Kanser, 2 cm ile 5 cm arasında bir veya daha fazla lenf düğümüne yayılmıştır. Veya 5'ten fazla, ancak hiçbiri 5 cm'den büyük olmayan lenf düğümlerine yayılım vardır. Tümör belirteçleri genellikle normal veya hafifçe yüksektir.
        • Evre 2C: Kanser, 5 cm'den büyük bir veya daha fazla lenf düğümüne yayılmıştır. Tümör belirteçleri genellikle normal veya hafifçe yüksektir.

        Evre 3

        Kanser, testis ve karın bölgesindeki lenf düğümlerinin ötesine, uzak lenf düğümlerine (göğüs, boyun veya koltuk altı gibi) veya diğer organlara (akciğerler, karaciğer, beyin gibi) yayılmıştır. Tümör belirteçlerinin seviyesi de bu evrenin alt gruplarını belirlemede önemlidir:

        • Evre 3A: Kanser uzak lenf düğümlerine veya akciğerlere yayılmıştır. Tümör belirteçleri normal veya hafifçe yükselmiştir.
        • Evre 3B: Kanser uzak lenf düğümlerine veya akciğerlere yayılmış olabilir ve tümör belirteçleri belirgin şekilde yüksektir. (Örn: AFP 1.000-10.000, Beta-hCG 5.000-50.000, LDH 1.5-10 kat normalin üzeri).
        • Evre 3C: Kanser akciğer dışındaki uzak organlara (örneğin karaciğer, beyin, kemikler) yayılmıştır VEYA tümör belirteçleri çok yüksek seviyededir. (Örn: AFP >10.000, Beta-hCG >50.000, LDH >10 kat normalin üzeri).

        Metastaz ve İyileşme Oranları 

        Metastaz kanser hücrelerinin orijinal tümör bölgesinden vücudun diğer bölgelerine yayılması anlamına gelir. Testis kanseri ileri evrelerde diğer organlara metastaz yapabilir. Metastaz kanserin tedavi ve prognozunu etkileyebilir.

        • Lenf Yolları Yoluyla Metastaz: Testis kanseri lenf yolları aracılığıyla lenf bezlerine yayılabilir. Özellikle karın bölgesindeki lenf bezleri sıklıkla etkilenebilir.
        • Kan Yoluyla Metastaz: Kanser hücreleri kan yoluyla vücudun farklı bölgelerine taşınabilir.

        Erken evrelerdeki kanserlerin tedavi sonrası sağkalım oranları genellikle daha yüksektir.Bununla beraber tedaviye olumlu yanıt veren hastalarda da prognoz iyi bir süreç halindedir.

        Metastaz yapmış kanserlerde prognoz daha zor olabilir. Ancak ileri evre kanserlerde bile tedavi ile iyi sonuçlar elde edilebilir.

        Testis Kanseri Tedavisi

        Testis kanseri tedavisi genellikle aşağıdaki yöntemlerden bir veya birkaçının kombinasyonu ile gerçekleştirilir:

        Tedavi Yöntemlerinin Belirlenmesi

        • Cerrahi Yöntemler
        • Radyosyon Tedavisi
        • Orşiektomi
        • Kemoterapi
        • İmmünoterapi

        Karar verme süreci hasta ile doktorun işbirliği içinde gerçekleşir. Doktor hastanın durumunu değerlendirir, tedavi seçeneklerini anlatır ve riskleri ile faydalarını açıklar. Hastanın kişisel tercihleri ve yaşam tarzı da karar verme sürecinde önemlidir.

        Cerrahi ve Radyasyon Tedavisi

        • Cerrahi Tedavi: Testis kanseri cerrahisi kanserli testisin tamamen çıkarılması amacıyla gerçekleştirilir. Bu prosedür genellikle "radikal inguinal orşiektomi" olarak adlandırılır. Bu ameliyat kanserli testis, sperm kanalı ve kan damarlarının çıkarılmasını içerir. Sağlam testis genellikle bırakılır, böylece hormon üretimi ve üreme fonksiyonu devam edebilir. Cerrahi sonrası rehabilitasyon ve protez kullanımı da hastanın yaşam kalitesini artırabilir.
        • Orşiektomi: Orşiektomi, bir veya her iki testisin cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Genellikle testis kanseri tedavisinde uygulanır, ancak bazı durumlarda hormon baskılaması amacıyla da tercih edilebilir (örneğin ileri evre prostat kanseri gibi). Orşiektomi, hastalıklı testisin alınmasıyla hem tanı koymaya yardımcı olur hem de kanserin yayılmasını önler.
        • Radyoterapi: Radyoterapi tedavisi yüksek enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerini hedef alır. Testis kanserinde radyoterapi genellikle cerrahi sonrası veya kanser hücrelerinin yayıldığı bölgelerde kullanılır. Radyoterapi tedavisi kanser hücrelerinin çoğalmasını önleyebilir ancak sağlıklı dokulara da zarar verebilir. Bu nedenle radyoterapi planı kanserin yayıldığı bölgeleri hassas bir şekilde hedef alarak oluşturulur. Yan etkiler radyoterapi uygulanan alanın ve uygulanan tedavinin dozuna göre değişiklik gösterebilir.  

        Kemoterapi ve İmmünoterapi

        • Kemoterapi: Testis kanseri tedavisinde kemoterapi, kanserin evresine ve türüne göre farklı ilaçların kullanılmasıyla gerçekleştirilir. İlaçlar vücudu dolaşarak kanser hücrelerini hedefler. Kemoterapi sıklıkla döngüler halinde uygulanır, yani belirli bir süre ilaç alınır, ardından dinlenme dönemi verilir. Kemoterapinin yan etkileri olabilir. Bu nedenle doktor hastanın genel sağlık durumu ve yan etki riski göz önünde bulundurularak uygun bir tedavi planı oluşturur.
        • İmmünoterapi:Testis kanseri tedavisinde immünoterapi, hastanın kendi bağışıklık sistemi üzerinden kanser hücrelerine saldırmasını sağlamak amacıyla kullanılabilir. Bu tedavi belirli ilaçlar veya aşılar yoluyla gerçekleştirilebilir. İmmünoterapinin yan etkileri kemoterapiye göre genellikle daha az yoğundur ancak her hasta farklı tepki verebilir.

        Retroperitoneal Lenf Nodu Diseksiyonu (RPLND)

        Orşiektomi sonrası bazı testis kanseri vakalarında, kanserin karın arkasındaki (retroperitoneal) lenf nodlarına yayılmış olabileceği düşünülürse, Retroperitoneal Lenf Nodu Diseksiyonu (RPLND) gibi ileri cerrahi yöntemler uygulanabilir. Bu cerrahiler, mikroskobik yayılımı ortadan kaldırmak, evrelemeyi netleştirmek ve bazı durumlarda kür sağlayabilmek amacıyla yapılır.

        Ameliyat Sonrası Ek Tedavi

        Testis kanserinde ameliyat sonrası ek tedavi (kemoterapi/radyoterapi) planlaması, çıkarılan tümörün patolojik inceleme sonuçlarına, hastalığın evresine (TNM ve S evrelemesi), tümör tipine (seminom veya non-seminom) ve ameliyat sonrası tümör belirteçlerinin (AFP, Beta-hCG, LDH) seyrine göre belirlenir.

        Bu süreçte, hastalığın tekrarlama riski değerlendirilir; düşük riskli durumlarda aktif izlem (yakın takip) tercih edilebilirken, yüksek riskli veya lenf nodlarına/uzak organlara yayılmış vakalarda nüksü önlemek veya kalan kanser hücrelerini yok etmek amacıyla adjuvan kemoterapi (genellikle BEP protokolleri) veya seminomlarda radyoterapi uygulanabilir.

        Tedavi kararı, hastanın genel sağlık durumu ve potansiyel yan etkiler de göz önünde bulundurularak ürolog, tıbbi onkolog ve radyasyon onkoloğundan oluşan multidisipliner bir ekip tarafından kişiye özel olarak verilir.

        Sıkça Sorulan Sorular

        Testis kanseri hakkında merak edilen sorular ve yanıtları için okumaya devam edebilirsiniz.

        Testis Kanseri Hangi Yaşlarda Görülür?

        Testis kanseri her yaşta ortaya çıkabilen bir hastalık olsa da  genellikle 15 ile 35 yaş arasındaki genç erkeklerde daha sık görülür. Bu yaş aralığı testis kanserinin en yüksek risk altında olduğu dönemdir. Nadir durumlarda daha genç veya daha yaşlı erkeklerde de testis kanseri gelişebilir.

        Testis Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

        Testis kanseri tedavisinde kemoterapi, immünoterapi, radyoterapi ve cerrahi gibi yöntemler kullanılır. Tedavi seçenekleri kanserin türü, evresi ve hastanın sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

        İletişim Formu Talep / Bilgi Alma
        Tümü Chevron Down

        Gönder