Kalıtsal Sferositoz
Kalıtsal Sferositoz Nedir?
Eritrosit zarı bozukluğuna bağlı hemolitik anemiler, kalıtsal anemiler içinde önemli bir yer tutar. Bunlar içinde kalıtsal sferositoz (KS), kalıtsal eliptositoz ve kalıtsal piropoikilositoz en sık görülenlerdir. Kalıtsal sferositoz, sferosit şeklinde, ozmotik frajiliteleri (OF) artmış eritrositler ile karakterize olan ve genellikle dominant kalıtımla geçiş gösteren bir anemidir.Temel bozukluk eritrosit zarında olup yüzey kaybı vardır. Eritrosit zarının lipid katman ile hücre iskeletini oluşturan protein ve glikoproteinlerden oluştuğu, eritrosit şeklinin korunmasının zar iskeletinin yapısını oluşturan proteinlere bağlı olduğu bilinmektedir. Bu iskelet yapısının temel taşlarını oluşturan proteinlerdeki moleküler bozukluklar hemolitik anemi ile sonuçlanmaktadır. Yüzey kaybı ve buna bağlı artmış zar frajilitesi eritrosit zarında yer alan proteinlerden olan ankrin, spektrin, bant 3 ve protein 4.2’nin yapısındaki bozukluklara bağlıdır. Bu proteinlerdeki eksiklik sonucunda eritrositlerde hacim yüzey ilişkisi bozulur, başlangıçta esnek olan eritrosit zarı yüzeyden kayıp sonucunda küre halini aldığında gerilmeye dayanıksız hale gelir, esneme yeteneğini kaybeder. Esneyemeyen eritrositlerin dalakta tutularak yıkılması sonucu hemoliz ortaya çıkar; bu nedenle temelde zar bozukluğuna bağlı olan hemolizde dalağın da önemli rolü vardır. Kalıtsal sferositoz siyah ırkda daha az olmakla beraber bütün ırklarda ve etnik gruplarda görülebilir. Kuzey Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da en sık görülen kronik hemolitik anemi tipidir ve sıklığı yaklaşık olarak 1/5000 olarak bildirilmiştir ancak kan vericilerinin incelenmesi sonucunda sessiz olgularda tanı almış ve sıklık 1/2000’e yükselmiştir . Türkiye’de de sık görülür, Gilbert hastalığı ve eteikleyici başa neden bulunmayan ( şişmanlık, çok doğurganlık, >40 yaş) hastalarda safra kese taşı oln ailelerde tanı almamış hediter sferositoz hastalığı olduğ düşünülmesi hatalı olmaz.
Kalıtsal Sferositoz Belirtileri Nelerdir?
Hastalığın tipik belirtileri doğumdan ileri yaşlara kadar herhangi bir dönemde ortaya çıkabilir. Klinik bulgular asemptomatik taşıyıcılıktan ağır hemolize kadar değişebilir. Çocukluk çağında en sık (%50) görülen bulgu anemidir, bunu splenomegali ve sarılık takip eder. Ailede %75 oranında benzer yakınmalar vardır. Bu nedenle ailede anemi, sarılık, safra kesesinde taş varlığı ve splenektomi öyküsü mutlaka sorgulanmalıdır. Hastaların 2/3-3/4’ünde inkomplet kompanse hemolize bağlı hafif veya orta şiddette anemi mevcuttur. Anemi genellikle hafif yorgunluk ve solukluk dışında asemptomatiktir. Küçük çocuklarda irritabilite gibi nonspesifik bulgu da verebilir. Yenidoğan döneminde kan değişimi gerektirecek derecede ağır hemoliz ve hiperbilirubinemi olabilir. Hastalık genellikle aralıklı bulgu verir, hafif veya orta derecedeki infeksiyonları takiben hemoliz ve buna bağlı olarak da sarılık gelişir. Splenomegali daha çok büyük çocuklar ve erişkinlerde olmak üzere %75-95 oranında vardır. Tipik olarak dalak 2-6 cm büyüme gösterir, nadiren masif splenomegali görülür. Dalak büyüklüğü ile hastalığın şiddeti arasında bir bağlantı tespit edilmemiştir. Hasta yenidoğanlarda en sık bulgulardan biri anemi diğeri sarılıktır. Sarılık genellikle ilk 2 günde gelişir. Fototerapi, kan transfüzyonu, kan değişimi gereksinimi olabilir. Bu dönemdeki aneminin ağırlığı ile hastanın daha ileri yaşlarındaki hastalığının ağırlığı arasında bir korelasyon yoktur. Çok ağır vakalarda ilk bir yaşta sık transfüzyon gerekebilir.
Kalıtsal Sferositoz Tanısı Nasıl Konulur?
Hastalığın tipik belirtisi periferik yaymada sferositlerin görülmesidir fakat % 20-25’inde yayma tamamen normal de olabilir. Anizositoz ve poikilositoz görülebilir. Nadiren sferostomatositler de bulunabilir. Spesifik olarak beta spektrin eksikliğinde sferositik akantositler, bant 3 eksikliğinde mantar şekilli eritrositler görülür. Çocukların birçoğunda anemi kompanse durumdadır, Hb 9-12 gr/dl’dir. Eritroblastopenik krizlerde Hb değeri 2-3 gr/dl’ye kadar düşebilir. Normal eritrositler diskoid bir şekle sahiptir ve yüzeyleri geniştir. Sferositlerde ise yüzey volüm oranı azalmıştır. Ozmotik frajilite testi bu şekil bozukluğuna dayanır. Eritrositlerde ozmotik direncin azaldığı, OF arttığı şeklinde ifade edilir. Test, eritrositlerin giderek yoğunluk yüzdesi azaltılan hipotonik tuzlu su ortamında tutulması ve her yoğunlukta hemoliz oranının belirlenmesi şeklindedir. Normal eritrositler buna şişerek yanıt verebilirken sferositler azalmış yüzey-hacim oranından dolayı erken dönemde, yüksek tuz konsantrasyonunda parçalanırlar. Hastaların %10-20’sinde taze kanda test normal bulunabilir . Eritrositler 24 saat süreyle 37 derecede inkübe edildiklerinde zar daha geçirgen ve dengesiz hale gelir, yüzeyini daha kolay kaybeder. Böylece sferositler hemolize uğrar. Bu nedenle inkübasyonlu OF testi tanıda standart test olmuştur ama duyarlılığı zayıftır.