-
Osteosarkom Nedir?
-
Osteosarkom Kimlerde Görülür ve Risk Faktörleri Nelerdir?
-
Osteosarkom Belirtileri Nelerdir?
-
Osteosarkom Çeşitleri Nelerdir?
-
Osteosarkom Tanısı Nasıl Konulur?
-
Osteosarkom Evrelemesi Nasıl Yapılır?
-
Osteosarkom Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
-
Çocuklarda ve Gençlerde Osteosarkom Tedavisi
-
Osteosarkom Tedavisi Sonrası Süreç ve Prognoz
-
Osteosarkom ile Yaşam ve Destek
-
Sıkça Sorulan Sorular
Kemiklerde gelişen bazı tümörler çocukluk ve gençlik çağında hızlı ve gizli bir şekilde ilerleyebilir. Özellikle uzun kemiklerde ortaya çıkan osteosarkom, hızla büyüyen ve ciddi sonuçlara yol açabilen kötü huylu bir kanser türüdür.
Osteosarkom Nedir?
Osteosarkom, kemiklerde gelişen kötü huylu (malign) bir tümördür ve en yaygın görülen kemik kanseri türlerinden biridir. Bu tümör, kemik dokusunu oluşturan hücrelerin (osteoblastların) kontrolsüz çoğalmasıyla oluşur.
Genellikle uzun kemiklerde, özellikle diz çevresinde (femur ve tibia uçlarında) ve üst kol kemiğinde (humerus) ortaya çıkar. Kemik kanseri hızlı büyümesi ve çevre dokulara yayılma eğilimi nedeniyle agresif bir seyir gösterebilir.
Kemik Kanserinin Bir Türü Olarak Osteosarkom
Osteosarkom, kemik hücrelerinin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla oluşan, genellikle hızlı büyüyen bir tümör çeşididir. Çoğu zaman uzun kemiklerde, özellikle de bacak kemiklerinde görülür. Kötü huylu osteosarkom, bulunduğu bölgedeki kemik yapısını bozar ve zamanla çevre dokulara yayılabilir.
Bu hastalık çoğunlukla büyüme çağındaki çocukları ve gençleri etkiler. Çünkü bu dönemde kemikler daha hızlı gelişir ve hücre çoğalması da yüksektir. Erkenden fark edilmesi durumunda tedaviye yanıt daha iyi olurken, geç kalındığında tedavi süreci daha zorlayıcı olabilir.
Osteosarkom Hücreleri ve Oluşum Mekanizması
Osteosarkom hücreleri, kemik üretiminden sorumlu olan osteoblastların anormal biçimde çoğalmasıyla oluşur. Bu hücreler kemik dokusu yerine tümör dokusu oluşturur. Genetik mutasyonlar, bu hücrelerin doğal düzenini bozar ve sağlıklı kemik dokusu yerini tümöre bırakır.
Hücreler hızlı bölünerek hem kemik iç yapısını bozar hem de çevresine yayılma eğiliminde olur. Bu durum hastalığın agresif seyretmesine neden olur. Osteosarkom oluşumu, genetik, çevresel ve yaşamsal birçok etkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar.
Osteosarkom Kimlerde Görülür ve Risk Faktörleri Nelerdir?
Osteosarkom, çoğunlukla çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıkan bir kemik tümörüdür. Bunun temel nedeni, bu yaş aralığında kemiklerin hızlı bir şekilde büyümesidir. Ancak sadece gençleri değil, bazı özel durumlarda yetişkinleri ve yaşlı bireyleri de etkileyebilir.
Yaş Gruplarına Göre Görülme Sıklığı
Çocuklarda osteosarkom ve gençlerde osteosarkom daha sık görülür. Özellikle 10 ila 20 yaş arasındaki bireylerde büyüme hızlandığı için bu dönemde osteosarkom riski artar.
En çok uyluk kemiği (femur), kaval kemiği (tibia) ve kol kemiği (humerus) gibi uzun kemiklerin uç bölgelerinde görülür. Ancak ileri yaşlarda başka hastalıklar nedeniyle oluşan tiplerine de rastlanabilir. 60 yaş üzerindeki bireylerde daha nadir de olsa sekonder osteosarkom gelişebilir.
Genetik Yatkınlık ve Diğer Risk Faktörleri
Osteosarkom riski aşağıdaki faktörlerle artabilir:
- Genetik sendromlar: Li-Fraumeni sendromu, retinoblastom geçmişi, Rothmund-Thomson sendromu
- Ailede osteosarkom öyküsü
- Geçirilmiş radyoterapi: Özellikle çocuklukta alınan radyasyon
- Paget hastalığı gibi kemik bozuklukları
- Ergenlik döneminde hızlı boy uzaması
- Kimyasal maddelere uzun süreli maruziyet
- Zayıflamış bağışıklık sistemi
Sekonder Osteosarkom Nedenleri
Sekonder osteosarkom, başka hastalıklar veya tedaviler sonrasında gelişir. En yaygın osteosarkom nedenleri:
- Paget hastalığı: İleri yaşlarda kemik yapısını etkileyen bu hastalık osteosarkom gelişimine neden olabilir.
- Radyoterapi: Daha önce radyasyon tedavisi almış bireylerde, uygulama yapılan bölgede yıllar sonra tümör oluşabilir.
- Kronik kemik hastalıkları ve deformiteler de risk oluşturur.
Osteosarkom Belirtileri Nelerdir?
Osteosarkom, başlangıçta sinsi ilerleyebilen bir kemik tümörüdür ve belirtileri genellikle fark edilmesi zor hafif ağrılarla başlar. Bu durum hastalığın teşhisini geciktirebilir, çünkü osteosarkom belirtileri çoğu zaman büyüme ağrısı, spor yaralanması veya romatizmal sorunlarla karıştırılabilir. Ancak zamanla belirtiler şiddetlenir ve günlük yaşamı etkileyecek düzeye gelir.
En Sık Görülen Osteosarkom Belirtileri
- Kemik ağrısı (Özellikle geceleri şiddetlenen ve geçmeyen ağrılar)
- Şişlik ve kitle hissi
- Hareket kısıtlılığı
- Isı artışı ve kızarıklık tümör bölgesinde olabilir
- Topallama veya yürümede zorluk
Osteosarkom ve Kırık Riski
Tümör nedeniyle kemik zayıfladığı için hafif darbelerle bile kırık meydana gelebilir. Bu tür kırıklara "patolojik kırık" denir. Osteosarkomlu hastalar, travmaya gerek olmadan bile kırık riski taşıyabilir.
Diğer Olası Osteosarkom Belirtiler
- İştahsızlık ve kilo kaybı
- Sürekli halsizlik
- Hafif ateş
- Nefes darlığı (akciğer metastazı varsa)
Osteosarkom Çeşitleri Nelerdir?
Her osteosarkom vakası aynı yapıda ve aynı seyirde ilerlemez. Tümörün mikroskobik görünümü, bulunduğu yer ve yayılma biçimi gibi faktörlere göre farklı alt türleri bulunmaktadır. Bu sınıflandırma, hem hastalığın seyrini hem de uygulanacak tedavi planını doğrudan etkiler. Osteosarkom çeşitleri şunlardır:
Habaset Derecesine Göre Sınıflandırma
- Düşük dereceli osteosarkom: Daha yavaş ilerler, genellikle erken evrede fark edilir.
- Yüksek dereceli osteosarkom: Agresif yapıdadır, metastaz yapma eğilimindedir.
Histolojik Alt Tipler
- Osteoblastik tip
- Kondroblastik tip
- Fibroblastik tip
Bu sınıflandırmalar, tümörün mikroskop altındaki yapısına göre yapılır.
Yerleşim Yerine Göre Tipler
- Uyluk kemiği (femur) osteosarkomu
- Tibia osteosarkomu
- Humerus osteosarkomu
Bu bölgeler tüm vakaların yaklaşık %80’ini oluşturur.
Kemikdışı (Ekstraskeletal) Osteosarkom
Nadir görülen bu tür, kemik dışında, örneğin kas veya yağ dokusunda gelişir. Tanı ve tedavisi daha karmaşıktır.
Osteosarkom Tanısı Nasıl Konulur?
Osteosarkom, erken evrede teşhis edildiğinde tedaviye daha iyi yanıt veren bir hastalıktır. Ancak belirtileri genellikle başka kemik rahatsızlıklarıyla karıştırılabileceğinden, doğru tanıya ulaşmak titiz bir değerlendirme süreci gerektirir. Tanı koymak için fizik muayeneden ileri görüntüleme yöntemlerine, kan testlerinden biyopsiye kadar birçok adım uygulanır.
1. Fizik Muayene ve Hasta Öyküsünün Önemi
Tanı süreci hastanın öyküsünü dinlemekle başlar. Özellikle uzun süreli, giderek şiddetlenen kemik ağrıları, ağrının gece artması ve şişlik gibi belirtiler hekimin dikkatini çeker.
Doktor, ilgili bölgede hassasiyet, şişlik, kızarıklık gibi belirtileri kontrol eder. Ayrıca hastanın aile geçmişi, daha önce geçirdiği hastalıklar ve varsa radyasyon maruziyeti gibi faktörler de sorgulanır.
Fizik muayene, ileri testler için yön gösterici olur ama kesin tanı koymak için yeterli değildir. Şüpheli vakalarda bir sonraki adım ileri görüntüleme ve biyopsidir.
2. Görüntüleme Yöntemleri
Osteosarkom tanısı, çeşitli görüntüleme yöntemleriyle desteklenir.
- Röntgen (X-ray): Kemik yüzeyindeki düzensizlikler, yıkım alanları veya yeni kemik oluşumları tespit edilir. Tipik bir "güneş ışını" görüntüsü osteosarkomda sık görülür.
- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Tümörün kemik dışına yayılımını, çevredeki kas ve damar yapılarıyla ilişkisini değerlendirmek için idealdir. Cerrahi planlama için önemli bilgi sağlar.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT): Özellikle akciğerde metastaz araştırmak için kullanılır.
- Sintigrafi: Vücudun diğer bölgelerinde de tümör olup olmadığını anlamak için kemik sintigrafisi yapılabilir.
3. Kan Testleri ve Biyokimyasal Belirteçler
Osteosarkomda bazı kan değerleri de tanıya destek sağlar.
- Alkalin fosfataz (ALP): Bu enzimin düzeyi osteoblastik aktiviteye bağlı olarak artabilir.
- Laktat dehidrogenaz (LDH): Hücre hasarı göstergesidir; tümör hücrelerinin hızlı bölünmesinden kaynaklı yükselir.
Bu testler tanıyı doğrulamak için değil, hastalığın takibi ve tedaviye yanıtı değerlendirmek için kullanılır.
4. Biyopsi Yöntemleri ve Patolojik İnceleme
Osteosarkom tanısında altın standart biyopsidir.
- İnce iğne aspirasyon biyopsisi: Tümörün hücre yapısını incelemek için kullanılır.
- Cerrahi biyopsi: Daha geniş doku örneği alınır. Patoloji uzmanı, alınan doku örneğini mikroskop altında inceleyerek hücre yapısını değerlendirir. Osteosarkom hücreleri, düzensiz, hızlı bölünen ve anormal çekirdek yapısına sahip hücrelerdir. Histolojik inceleme, tümör tipini ve derecesini belirler.
Osteosarkom Evrelemesi Nasıl Yapılır?
Her kanser türünde olduğu gibi, osteosarkom tanısı konulduktan sonra hastalığın ne kadar ilerlediğini belirlemek amacıyla evreleme yapılır. Tümörün boyutu, kemiğin dışına yayılıp yayılmadığı ve uzak organlara sıçrama (metastaz) durumu bu değerlendirme kapsamında ele alınır.
Tümörün Boyutu ve Yayılımının Belirlenmesi
Osteosarkom evrelemesinde en önemli unsur, tümörün büyüklüğü ve vücuda yayılıp yayılmadığıdır.
- Evre I: Tümör kemik içinde sınırlıdır, metastaz yoktur.
- Evre II: Tümör lokal olarak ilerlemiştir ama hala kemik içinde sınırlıdır.
- Evre III: Tümör, kemik dışı dokulara veya diğer kemik bölgelerine yayılmıştır.
- Evre IV: Uzak organlara (genellikle akciğer) metastaz mevcuttur.
Evrelemenin Tedavi Planlamasındaki Rolü
Evreleme, doktorların tedavi planını yaparken en önemli rehberidir. Örneğin, erken evre hastalarda sadece cerrahi ve kısa süreli kemoterapi yeterli olabilirken, ileri evrelerde yoğun kemoterapi ve bazen radyoterapi gerekir. Aynı zamanda evreleme, hastaya sağkalım oranları ve tedavi süresi hakkında daha net bilgi sunulmasını sağlar.
Osteosarkom Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Osteosarkom tedavisi, sadece tümörü yok etmeye değil, hastanın yaşam kalitesini korumaya da odaklanır. Bu nedenle tedavi süreci, kemoterapi, cerrahi, radyoterapi ve gerektiğinde yeni nesil hedefe yönelik tedavilerin birlikte planlandığı, çok yönlü bir yaklaşımla yürütülür. Hastalığın evresi, tümörün yerleşim yeri ve hastanın genel sağlık durumu tedavi yöntemlerinin belirlenmesinde temel kriterlerdir.
1. Multidisipliner Tedavi Yaklaşımı
Osteosarkom tedavisi, birden fazla branşın iş birliğiyle yürütülür:
- Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı: Cerrahi süreci yönetir.
- Onkoloji uzmanı: Kemoterapi ve gerekirse radyoterapi planlamasını yapar.
- Radyoloji uzmanı: Tanı ve izlem için görüntüleme tekniklerini uygular.
- Fizyoterapist ve psikolog: Tedavi sonrası süreçte rehabilitasyon ve moral destek sağlar.
Bu koordinasyon, tedavinin başarısını artırır ve hasta konforunu yükseltir.
2. Kemoterapi
Osteosarkom kemoterapisi, tedavinin temel taşlarından biridir. Genellikle tedaviye kemoterapiyle başlanır (neoadjuvan), ardından cerrahi yapılır ve sonrasında tekrar kemoterapi uygulanır (adjuvan).
Kullanılan başlıca ilaçlar:
- Doksorubisin
- Sisplatin
- Metotreksat
- İfosfamid
Bu ilaçlar hızlı bölünen kanser hücrelerini hedef alır. Ancak saç dökülmesi, mide bulantısı ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi yan etkileri olabilir.
3. Cerrahi Tedavi
Osteosarkom cerrahisi, tümörün tamamen çıkarılmasını hedefler.
- Uzuv koruyucu cerrahi: Mümkünse tümörlü bölüm çıkarılır, uzuv korunur.
- Amputasyon: Eğer tümör damar ya da sinirlere çok yakınsa ve çıkarılması mümkün değilse uzuv kesilebilir.
Cerrahinin başarısı, tümörün sınırlarının tamamen temizlenmesine bağlıdır.
4. Uzuv Koruyucu Cerrahi ve Rekonstrüksiyon
Bu yöntem sayesinde hastaların uzvu alınmadan, hareket kabiliyetini koruyacak şekilde tümörlü kısım çıkarılır. Eksik kısım protez, kemik grefti ya da metal implantlarla yeniden yapılandırılır. Bu sayede estetik ve fonksiyonel sonuçlar daha başarılı olur.
5. Radyoterapi (Işın Tedavisi) Uygulamaları
Osteosarkom radyoterapi, genellikle cerrahi sonrası riskli bölgelerde uygulanır. Ayrıca cerrahiye uygun olmayan hastalarda veya metastaz kontrolü için de tercih edilebilir. Radyoterapi, tümör hücrelerinin DNA’sını bozarak çoğalmalarını engeller. Yan etkiler arasında ciltte kızarıklık, yorgunluk ve iştahsızlık yer alabilir.
6. Hedefe Yönelik Tedaviler ve İmmünoterapi
Yeni geliştirilen ilaçlar, doğrudan tümör hücrelerinin genetik yapılarına etki eder. Bu ilaçlar kanserli hücreleri tanıyıp yok ederken sağlıklı dokulara zarar vermez. Özellikle klasik kemoterapiye dirençli vakalarda bu tedaviler umut vaat etmektedir.
Çocuklarda ve Gençlerde Osteosarkom Tedavisi
Osteosarkom, en sık çocukluk ve ergenlik döneminde görülür ve bu yaş grubunun tedavisi özel bir yaklaşım gerektirir. Çünkü hem fiziksel gelişim devam etmektedir hem de duygusal destek ihtiyacı daha fazladır. Tedavi planı, tümörün kontrol altına alınmasının yanı sıra çocuğun büyüme, hareket kabiliyeti ve yaşam kalitesini korumayı da hedefler.
Pediatrik Onkoloji Yaklaşımı
Çocuklarda osteosarkom tedavisi, yetişkinlere göre farklı yaklaşımlar gerektirir. Bu yaş grubunun fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimi hala devam ettiğinden, tedavi planlaması da buna göre şekillendirilir.
Çocuk onkolojisi uzmanları; hastanın yaşı, genel sağlık durumu, tümörün yeri ve evresine göre kişiselleştirilmiş bir yol izler. Hem tedavi etkinliğini hem de uzun dönem yaşam kalitesini göz önünde bulundururlar. Aynı zamanda çocukla iletişim kurma şekli de önemlidir; korku ve endişeleri azaltmak için empatik bir yaklaşım gerekir.
Osteosarkom Tedavisinin Büyüme ve Gelişime Etkileri
Osteosarkom tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları ve cerrahi işlemler, çocukların gelişim süreçlerini etkileyebilir. Özellikle büyüme plaklarına yakın bölgelere uygulanan cerrahiler, kemik uzamasını durdurabilir.
Bu durum, vücut orantısında bozulmalara yol açabilir. Kemoterapi ise saç dökülmesi, kilo kaybı ve bağışıklık sisteminin baskılanması gibi geçici yan etkilerin yanında, nadir de olsa kalıcı etkilere neden olabilir. Bu nedenle tedavi sürecinde endokrinoloji, beslenme ve fizik tedavi uzmanları da sürece dahil edilmelidir.
Uzun Dönem Takip ve Destek
Osteosarkon tedavi sonrası dönemde hastanın düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir. Bu kontroller sadece nüks (tekrarlama) açısından değil, gelişimsel ve psikolojik yönden de önemlidir. Rehabilitasyon, fiziksel işlevlerin kazanılması ve ruhsal iyileşme için olmazsa olmazdır.
Osteosarkom Tedavisi Sonrası Süreç ve Prognoz
Osteosarkom tedavisi tamamlandığında süreç bitmiş gibi görünse de, aslında yeni bir dönem başlar. Bu dönemde hastanın yeniden sağlıklı bir yaşama uyumu, olası yan etkilerle başa çıkması ve hastalığın tekrarlama riskine karşı izlenmesi büyük önem taşır.
Metastaz (Yayılım) Riski ve Kontrolü
Osteosarkom metastazı, genellikle akciğerlere olur. Bu nedenle Osteosarkom tedavisi sonrası dönemlerde akciğer tomografisi gibi tetkiklerle sık sık kontrol yapılır. Eğer metastaz erken evrede fark edilirse cerrahiyle temizlenebilir ve kemoterapiye yeniden başlanabilir. Bu süreç, sağkalım süresini uzatabilir.
Nüks (Tekrarlama) Durumunda Tedavi Seçenekleri
Osteosarkom nüksü, genellikle tedaviden sonraki ilk iki yıl içinde ortaya çıkar. Nüks olan vakalarda cerrahi bir kez daha denenebilir. Daha önce kullanılan kemoterapi ilaçlarına ek olarak farklı protokoller uygulanabilir. Hedefe yönelik tedaviler ve klinik araştırmalar da nüks vakalar için önemli seçenekler arasında yer alır.
Sağkalım Oranları ve Prognozu Etkileyen Faktörler
Osteosarkom prognozu şunlardan etkileri:
- Tümörün evresi
- Cerrahi ile tamamen çıkarılıp çıkarılamadığı
- Kemoterapiye verilen yanıt
- Hastanın yaşı ve genel sağlık durumu
Erken evrede yakalanan vakalarda 5 yıllık sağkalım oranı %70’in üzerindeyken, ileri evre vakalarda bu oran düşer.
Osteosarkom Tedavisi Sonrası Yaşam Kalitesi ve Rehabilitasyon
Osteosarkom ameliyatı sonrası hastaların fiziksel ve duygusal olarak toparlanması zaman alabilir. Ortopedi ve Travmatoloji uzmanlarının yönlendirdiği fizik tedavi programları, hareket kabiliyetinin geri kazanılmasına yardımcı olur. Aynı zamanda sosyal yaşamın yeniden inşası için psikolojik destek programları gereklidir. Bu sayede hastalar hem bedensel hem de ruhsal olarak toparlanabilirler.
Uzun Dönem Takip Planı
Osteosarkom hastalığının tekrarlama ihtimaline karşı, ilk 2 yıl içinde 3-6 ayda bir, sonraki yıllarda yılda bir defa kontroller yapılmalıdır. Bu takip planında görüntüleme, kan testleri ve fiziksel muayene yer alır. Takip süreci sadece nüks açısından değil, geç yan etkilerin tespiti açısından da önemlidir.
Osteosarkom ile Yaşam ve Destek
Osteosarkom tanısı ve tedavisi, sadece fiziksel değil, duygusal ve sosyal açıdan da zorlu bir süreçtir. Bu nedenle hastaların tedavi sürecinde ve sonrasında yalnızca tıbbi değil, psikolojik desteğe de ihtiyacı olur. Uygun beslenme, fiziksel aktivite, psikolojik destek hem iyileşme sürecini hem de hastaların yaşam kalitesini doğrudan etkiler.
Tedavi Sürecinde Beslenme ve Fiziksel Aktivite
Kemoterapi sırasında bağışıklık sisteminin güçlü kalması için protein ağırlıklı, doğal ve dengeli beslenme büyük önem taşır. Su tüketimi artırılmalı, işlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır. Hafif egzersizler, kas kaybını önlemeye yardımcı olur. Ancak egzersiz programı doktor kontrolünde olmalı ve hastanın durumuna göre ayarlanmalıdır.
Psikolojik Destek ve Danışmanlık Hizmetleri
Kanser tedavisi, sadece fiziksel değil, psikolojik açıdan da zorlayıcı bir süreçtir. Özellikle çocuklar ve ergenler, bu süreci anlamakta ve duygularını ifade etmekte zorlanabilir. Psikolojik destek sayesinde hastaların kaygıları azaltılabilir, motivasyonları artırılabilir. Ailelerin de bu sürece aktif katılması teşvik edilmelidir.
Sıkça Sorulan Sorular
Osteosarkom tamamen iyileşebilir mi?
Erken teşhis ve uygun tedaviyle iyileşme şansı yüksektir. Özellikle tümör yayılmamışsa başarı oranı artar. Ancak nüks riski nedeniyle tedavi sonrası düzenli takip şarttır.
Osteosarkom en sık hangi kemiklerde görülür?
En sık femur (uyluk), tibia (kaval) ve humerus (üst kol) kemiklerinde görülür. Özellikle diz çevresi osteosarkomun klasik yerleşim bölgesidir.
Osteosarkom tedavisi ne kadar sürer?
Tedavi genellikle 6–12 ay sürer. Bu süre kemoterapi, cerrahi ve iyileşme sürecini kapsar. İleri evrelerde süre uzayabilir.
Çocuklarda osteosarkom belirtileri yetişkinlerden farklı mıdır?
Belirtiler benzerdir ancak çocuklarda ağrı büyüme sancılarıyla karıştırılabilir. Dikkatli gözlem ve şüpheli durumlarda doktora başvurmak önemlidir.
Osteosarkom kalıtsal bir hastalık mıdır?
Çoğu vaka rastlantısaldır. Ancak bazı genetik sendromlar (örneğin Li-Fraumeni) osteosarkom riskini artırabilir.
Osteosarkom ameliyatı sonrası nelere dikkat edilmelidir?
Yara bakımı, enfeksiyon kontrolü ve fizik tedavi süreci önemlidir. Hastanın moral durumu da iyileşmeyi etkiler.
Kemoterapi ve radyoterapinin yan etkileri nelerdir?
Yorgunluk, saç dökülmesi, mide bulantısı ve bağışıklık düşüklüğü sık görülür. Yan etkiler geçicidir ve kontrol altına alınabilir.
* Web sitemizdeki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz. Sayfa içeriğinde Liv Hospital'da tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. .