liv tıbbi branşları
Çocuk Gastroenteroloji Hepatoloji ve Beslenme
Liv Hospital Vadistanbul Çocuk Gastroenteroloji Kliniği’nde 0-18 yaş arası tüm çocuk ve ergenlerde sindirim sistemi (yemek borusu, mide, on iki parmak bağırsağı, ince bağırsak ve kalın bağırsak), karaciğer ve safra yolları hastalıklarının tanı ve tedavisi yapılır. Ayrıca gerek sağlıklı çocuklara gerekse beslenme desteği gerektiren çeşitli kronik hastalıklara sahip çocuklara özel beslenme desteği verilir.

Çocuk Gastroenteroloji Uzmanlığı Alanına Giren Şikayetler
- Kronik veya tekrarlayan karın ağrısı
- Kusma
- İshal, kanlı ishal
- Kilo alamama
- Karın şişliği
- Kabızlık
- Sindirim sistemi kanamaları (siyah renkli dışkı yapma, kahve telvesi şeklinde kusma)
- Nedeni açıklanamayan büyüme geriliği
- Nedeni bulunamayan ve tedaviye dirençli kansızlık
- Karaciğer yağlanması
- Sarılık, karaciğer testlerinde yükseklik
- Yabancı madde yutulması / yakıcı madde içilmesi
Çocuk Gastroenteroloji Uzmanlığı Alanına Giren Hastalıklar
- Gaströzofageal reflü (reflü)
- Korozif özofajit
- Eosinofilik özofajit
- Gastrit (akut ve kronik)
- Helicobacter pylori mikrobuna bağlı gastrit
- Ülser
- Dispepsi (hazımsızlık)
- Kronik ishal ve büyüme geriliği
- Çölyak hastalığı
- Besin ve inek sütü alerjisi
- Kabızlık
- Kanlı dışkılama
- İnflamatuar barsak hastalığı ve kolit
- Polip
- Sarılık ve hepatitler (hepatit b, c, d, e) otoimmün hepatit
- Wilson hastalığı
- Safra yolları ve safra kesesi hastalıkları
- Pankreas hastalıkları
- Besin alerjileri (inek sütü alerjisi)
- İştahsızlık
- Obezite
- Beslenme desteği (hastalığa özgü beslenme)
Çocuk Gastroenteroloji Kliniği’nde Tanı ve Tedaviye Yönelik Yapılan İşlemler
- Tanısal endoskopi
- Özofagogastroduodenoskopi
- Rektosigmoidoskopi
- Kolonoskopi
- Tedaviye yönelik endoskopik işlemler
- Varislerin endoskopik olarak band ligasyonu
- Polipektomi
- Özofagus darlıklarına dilatasyon
- Perkütan endoskopik gastrostomi
- Karaciğer biyopsisi
- 24 saatlik pH monitörizasyonu
- 13C üre nefes test
- Özofagial empedans çalışması
- Rektoanal manometre
Çocuklarda obezitenin tedavi yöntemleri nelerdir? Endoskopik yöntemlerin yeri var mı?
Çocuklarda obezite endojen veya egzojen olabilir. Öncelikle hormonal bozukluklar ve genetik nedenler ekarte edilmelidir. Obezitenin eksojen olduğuna karar verdikten sonra tedavi erişkinlerde olduğu gibi öncelikle diyet ve egzersizdir. Obezite insülin direncini beraberinde getirir. Egzersiz ve diyet ile düzelmeyen durumlarda insülin direncine yönelik medikal tedaviler verilebilir. Buna rağmen komorbiditesi olan morbid obezlerde (VK>35 olup ciddi komorbidite) veya VKI 40 olup hafif komosbidite durumunda ek tedavi denenebilir. Bariatrik cerrahiler (Sleev gastrektomi son zamanlarda uygulanan) ancak cerrahi yöntemler prepubertal dönemde önerilmez (Bu kızlar için 14 erkekler için genelde 15 yaş). Yaşı küçük morbid obezlerde veya ergen olup cerrahi riski almak istemeyen obezlerde endoskopik yöntemler uygulanabilir (Yutulabilen veya endoskopik yerleştirilebilen (balon) gibi balonlar yerleştirilebilir. Yine non invaziv olması nedeniyle tüm mide botilinium enjeksiyonları yapılabilir ancak botoks hem pahalı hem de tekrarlayan enjeksiyonlar gerektirmesi, etkisinin kısa süreli olması ve etkinliğinin balona göre daha düşük olması nedeniyle erişkinlerde dahi öncelikli tercih edilir bir yöntem değildir. Özetle yaşı tutmayan komorbiditesi ağır morbid obezler çocuklarda endoskopik yöntemler hastaya spesifik uygulanabilir. Bu konularda bugüne kadar kontrendikasyon bildirilmemiştir. Ancak etkinliklerini karşılaştırmalı gösterir çalışmalar yoktur.İştahsız çocuğa nasıl yaklaşılmalı?
Ebeveynler sıklıkla çocuklarının az beslendiği, besin seçtiği gibi şikayetler iletirler. Bu durumda gerçekten bir beslenme yetersizliği var mı bakılmalıdır. Anne; bebek veya çocuk beslenmesini gözlemleyerek birkaç günlük menü özetleri çıkarmalı, buna göre kalori hesaplaması yapılmalıdır. Böyle bakıldığında çocukların esasen çoğunluğu büyümeleri için gerekli enerjiyi alabildiği ve normal büyüdükleri görülür. Eğer bir çocuk büyümesi için gerekli olan beslenme içeriklerini en az 2 hafta süre ile alamıyorsa bu çocukta bir beslenme probleminin araştırılması gerekir.
İştahsızlığın sebepleri neler olabilir?
Bunun organik, psikososyal ve davranışsal birçok nedeni olabilir. Besinin sunuluş şekli, yaşa uygun olmayan kıvamda ve şekilde, kültüre uygun olmayan beslenme, sık beslenme, beslenme süresinin uzun tutulması, yağ ve karbonhidrattan zengin olması, anne /bakıcı bebek arasında bağlanma sorunları, infantil anoreksi, beslenme gibi psikososyal ve davranışsal nedenleri olabileceği gibi anemi, kalp hastalıkları ve diğer sistemik hastalıklar ve özellikle yutma bozuklukları gibi organik nedenlerin de araştırılması gerekir.
Hangi iştahsız çocukta yutma bozukluğu düşünülmelidir?
Yutma bozukluğunun olması için illa kas veya sinir hastalığı olması gerekmez. İştahsız olarak nitelendirilen çocuğun veya bebeğin beslenmeyi reddetmesi, besini ağzında çok bekletip çiğnemek yerine daha çok yanakta bekletip eriterek yutuyorsa, beslenirken başını geriye doğru atıyorsa, gövdesini geriye doğru atma gibi özel postürler oluşturuyorsa, başını ileri doğru uzatacak şekilde bir lokma için birden fazla yutkunma hareketi yapıyorsa, yutma sırasında öksürük ve aspirasyon yani akciğerine kaçırma tehlikesi yaşıyorsa, beslenme sonrasında öksürük oluyorsa, sık pnömoni oluyorsa yutarken burnundan süt besin geliyorsa, hep aynı kıvamı (Örneğin sıvı katı veya puding tercihi yapıyorsa) hep aynı sıcaklığı tercih ediyorsa yutma bozukluğu olabilir. Öncelikle mutlaka bir çocuk gastroenteroloğu ve daha sonra bir konuşma ve dil terapisti tarafından değerlendirilmelidir. Çölyak hastalığı nedir? Hangi durumlarda akla gelmelidir?
Çölyak hastalığı tahıllarda bulunan glütenden kaynaklanan otoimmun mekanizma ile yani bir çeşit alerjik mekanizma ile bağırsakta gelişen bir hastalıktır. Gluten ilişkili hastalıklardan sadece birdir. Glüten hipersensitivitesi, glüten alerjisi ve glüten intoleransından diğer glüten ilişkili hastalıklardır ve hepsi birbirinden farklıdır. Normalde bağırsakta tıpkı bir havlunun su emen pofuduk yüzeyi gibi villöz yapı adı verilen besin maddelerinin emiliminden sorumlu parmaksı çıkıntılar vardır. Çölyak hastalığında gluten denilen bu maddeye karşı gelişen reaksiyon sonucu bağırsakta bulunan villöz yapı adını verdiğimiz parmaksı çıkıntılar kısalır, küntleşir ve düzleşir. Sonuçta bağırsak emici gücünü kaybeder ve besin emilimi bozulur. Otoimmun bir hastalık olması nedeniyle olay sadece bağırsakta kalmaz sistemik bir hastalık olup karaciğer, kemik ve beyin gibi organlar da etkilenebilir.Çölyak asasen sık görülen ancak sıklıkla tanı konulamayan bir hastalıktır. Bunun nedeni de doktorlarımızın kafasında sadece klasik çölyak resminin olmasıdır. Klasik çölyakta ishal karın şişliği ve büyüme geriliği en belirgin şikayettir. Ancak bu tablo vakaların ancak %10’una tekabül eder. Günümüzde artık obez ve kabız çölyak hastalarına da rastlanmaktadır. Çölyak hastalığı kronik karın ağrısı, boy kısalığı, büyüme geriliği, sık tekrarlayan ve dirençli kansızlık , osteoporoz, artrit , karaciğer enzim yüksekliği, diş mine hipoplazileri veya epilepsi durumlarında akla gelmelidir. Çölyağın birlikte olmayı sevdiği hastalıklar vardır. Tiroid bezi hastalıkları, diyabet, down sendromu... ve başka bazı hastalıklar. Bu hastalıkların varlığında çölyak veya tam tersi yani çölyak olduğunda bu hastalıklar araştırılmalıdır.
Öne Çıkan Hizmetler
Hekimlerimiz