Vücuttaki Morluklar Hastalık Habercisi Olabilir
Oluşturma Tarihi: 06.07.2022 10:07
Genel Bakış
Çocuklarda sık karşılaşılan morluklar bazen basit bir çarpma sonucu olabileceği gibi bazen de önemli hastalıkların habercisi olabiliyor. Bu yüzden “Çocuğum yaramaz, koşturuyor, çarpmıştır bir yere” diye önemsememek de, her morlukta alarma geçip endişeyle yaşamak da yanlış. Liv Hospital Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan çocuklardaki hangi morlukların ne zaman ciddiye alınması gerektiğini anlattı.
Hangi Morluklar Tehlikeli?
- Eklem ve bacak ağrıları iki haftadan uzun sürüyorsa, sık tekrarlıyorsa, ağrı kesicilere yanıt vermiyorsa, hareket kısıtlaması varsa, gece ağrı ile uyanıyorsa mutlaka araştırılması gerekir. Çok sayıda olan, kendi kendine gelişen, travmanın şiddetiyle ters orantılı olan, beraberinde burun ve diş eti kanamalarının eşlik ettiği morluklarda da alarma geçilmesi gerekir.
- Aktif, canlı, koşturan bir çocukta diz altında özellikle kaval kemiği üzerinde destek doku az olduğu için çarpma-düşme sonucu morluk oluşması doğaldır. Ancak sadece diz altında değil vücudun diğer bölgelerinde de varsa ve travma olmadan ya da küçük çarpmalarla bile büyük morluklar oluşuyorsa bir kan hastalığının belirtisi olabilir. Bu nedenle ailelerin bu konuda dikkatli olmaları, gerektiği takdirde morluk sayı ve boyutlarını takip etmesi gerekir.
Kan Hastalığı Tanısı Nasıl Konulur?
Vücudumuz kanama olmasını engellemek üzere programlanmıştır. Damar duvarı, kan pulcukları (Trombosit) ve pıhtılaşmaya yarayan faktörler sayesinde hasarlanan yerde pıhtı oluşup kanama olmasını engeller. Bu 3 faktör iyi iş görmezse veya sayılarında azalma olursa morluklar oluşmaya başlar. Morluklar ile gelen bir hastada iyi bir öykü, dikkatli fizik muayene ve basit birinci basamak testleri ile yüzde 80’den fazla durumda tanı konulabilir.Hastanın ebeveynlerinde ya da kardeşlerinde böyle bir şikayet olup olmadığı ve morluklara eşlik eden ağrı ve ateş gibi başka semptomların görülüp görülmediği konusu tanı için önemlidir. Düşünülen tanıya uygun tetkikler istenir. Genelde tam kan sayımı ve periferik yayma denilen, mikroskopla hücrelere bakılarak tanı konulur. Bazen pıhtılaşma testleri ve kemik iliği aspirasyonu gibi ileri tetkiklerin yapılması gerekebilir.